Sayfalar

31 Aralık 2008 Çarşamba

Özür Diliyoruz, Bekliyoruz, Dilemiyoruz

1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felâket'e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.

Böyle başladı bu dava.
Özür dilemek bir erdemdir ya. Takdir ettim ben de. Ama imzalamadan.



Hemen ardından tepkilerle birlikte Özür Bekliyoruz sitesi ve diğerleri açıldı. İmzalamadım onu da.

Herkesin fikri farklı. Öğretildiği bilgiler farklı. Araştırıp incelediği belgeler farklı taraflara ait.
Herkes bir yanda olabilir tabi ki.

Derine indim. Tüm belgeleri inceledim. Türk tarafının belgeleri ve yabancı kaynaklı belgeler. Tahmin ediyorum ki Özür Bekliyoruza yazanlar yabancı kaynaklı belgelere hiç bakmamışlardır. İki tarafı da özetleyeyim:

Türkler diyor ki:

"Ermeniler Müslümanlarla eşit şartlarda yaşıyorlardı. İsyanlar çıkardılar. Doğuda çıkardıkları bazı isyanlarda kadın çocuk demeden Türkleri katlettiler. Ruslar Anadolu'ya girse onlarla destek olup bizi içerden vurma ihtimalleri çok yüksekti. Biz de onları sürdük. Bu sürme sırasında hava şartlarından dolayı bazı kayıplar olmuştur ancak bu öldürmeye yönelik bir hareket değildir, soykırım yoktur, Ermeniler çok insanımızı öldürmüşlerdir. Çok insanımız öldüğüne dair belgelerimiz var, bunları paylaşmaya hazırız."

Yabancı kaynaklar diyor ki:

Bu kaynakları daha az okuyan olduğunu düşünerek daha detaylı yazacağım.
Ermeni lobisi veya değil, yabancı dilde, bizim tarafımızdan olayı anlatan hiçbir yazı yok.
Burda yazanlar benim kesin inandığım taraf değil, fikirlerimi de içermiyor. Bunları okuyunca yurt dışında yabancıların olayları nasıl gördüğünü, onlara nasıl yansıtıldığını (gerçek veya değil) görecek, soykırımı kabul edenlerin nelere dayanarak bunu yaptığını anlayabileceksiniz.

"Osmanlı Devleti Müslüman olmayan halka ikinci sınıf insan muamelesi yapıyordu. Birçok alanda eşit hakları yoktu. Balkan devletleri ve Yunanistan'ın ayaklanıp özgürlüklerini elde ettikleri dönemde Ermeniler ayaklanmadılar ancak kendilerine müslümanlarla eşit haklar verilmesini istemeye başladılar.

İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devrin güçleri Osmanlı Devletine baskı yaparak azınlıklara eşit haklar verilmesini kabul ettirdi. Ancak 2. Abdülhamid bu anlaşmayı uygulamayınca Ermeniler bir yürüyüşle durumu protesto etti. Bu yürüyüş sırasında Osmanlı güçleri şiddet kullanınca yurdun çeşitli bölgelerinde Ermeni isyanları başladı. Bu isyanları bastırmak için üstlerine giden Osmanlı güçlerinin 100,000 ile 300,000 arasında Ermeni'ye katliam yaptığına dair belgeler var. Bu dönemde Avrupa ve Amerikan basını 2. Sultanhamid'i katliamları başlatmakla suçlamadı ancak engellememekle suçladı, ona kanlı sultan lakabını taktı. (1894-1896 Hamidiye Katliamları)

1908 yılında 2. Abdülhamid karşıtı Genç Türkler ülkeyi modern Avrupa devletleri seviyesine çıkarmak için bir hareket başlattı ve başarılı oldu. Azınlıklar da bu hareketin yanındaydı. Ancak 1909 yılında Abdülhamid yanlısı bazı Osmanlı subayları, kontrolü yine Abdülhamid'e kazandırmak için Adana'da harekete geçti. Asıl hedefleri Genç Türkler olmasına rağmen onları destekledikleri için 15,000 ile 30,000 arasında Ermeni'yi katlettiler. (1909 Adana Katliamı)

1914 yılında 1. Dünya Savaşı başladı. Ruslara karşı Sarıkamış'ta neredeyse tüm ordusunu kaybeden Enver Paşa bundan Ermenileri sorumlu tuttu. Ordudaki tüm Ermenilere silah bıraktırıldı. 15 Nisan 1915 tarihinde Van şehrini, Ermeni isyanı gerekçesiyle Osmanlı birlikleri kuşattı. 24 Nisan 1915 tarihinde Osmanlı Devleti 250 Ermeni entellektüeli ve liderini tutukladı. 29 Mayıs 1915 tarihinde Tehcir yasası ile yurttaki tüm Ermenilerin sürülmesi öneri olarak sunuldu. Akabinde, sürülen Ermenilerin tüm mal varlıklarına Osmanlı Devletinin el koyması birr yasa önerisiyle gündeme geldi. 13 Eylül 1915 tarihinde bu iki yasa kabul edildi.
Bu dönemde, sürülen tüm Ermenilerin öldürülmesini emreden Mehmet Talat Paşa imzalı gizli belgeler mevcut. Osmanlı Devletinin, sürdüğü Ermeniler için hiçbir barınak, tesis hazırlığı yapmamasının zaten niyetini gösterdiği düşüncesi dönemin basınında öne çıkıyor. 25 adet toplama kampı olduğu bazı kamplarda gelenlerin sadece birkaç gün kalıp başka yerlere nakledildiği veya nakil bahanesiyle çıkarılıp izlerinin kaybolduğu iddiaları var. Bazı köylerde Ermenilerin toplanıp topluca yakıldığı da çeşitli tarafsız şahitlerce görülmüş. 1914 sonu ve 1915 başlarında binlerce suçluyu Osmanlı Devleti serbest bırakarak sürgüne giden Ermeni konvoylarını götürmekle görevlendirdi. En büyük vahşeti yapanlar da bunlar oldu.


SONRASI

Mehmet Talat Paşa daha sonra, esir kamplarının birinden kurtulan bir Ermeni tarafından Berlin'de güpegündüz şahitler önünde öldürüldü. Jüri katilin ağır tahrik altında suçu işlediğine hükmederek suçsuz olduğuna karar verdi.

Türk devletine göre 300,000 Ermeni öldü. Ermenilere göre 1,500,000 kişi. Yabancı otoriteler en az 500,000 kişinin öldüğünü yazıyor.

21 ülke ve 42 Amerikan Eyaleti soykırım kelimesini kabul ediyor. Bunların arasında Fransa, İtalya,Belçika, Almanya, Hollanda, Rusya, İsveç, İsviçre, Kanada, Arjantin ve Yunanistan gibi ülkeler var.

SONUÇ

Gördüğünüz gibi yabancı kaynaklarda Ermeni isyanlarında ölen Türkler diye bir şeyin bahsi hiç geçmiyor. Yine aynı şekilde bu olaylardan sonra ortaya çıkan ASALA gibi bir Ermeni terör hareketinin de adı hiç geçmiyor.

Kötü muamele edilmiş bir halkın isyan etmesini anlarım. Bazı isyanlarda Türkleri öldürmeleri ileri gitmek olur, kaşınmak olur. Bu durumda Osmanlı Devletinin kaşımasını da anlarım. Ancak kaşımanın ötesine gidip, bir milyondan fazla Ermeni'ye eziyet etmek, bir kısmına katliam yapmak (tümü hedeflenmiş veya hedeflenmemiş) ileri gitmek kelimesi için bile hafif kalır.

Bunu yıllarca kabul etmeyen devlet politikamızı anlarım. Politik bir savaştır bu. Devlet tarafından olmasa da halk tarafından dilenen özüre sempatiyle bakarım. Bunu vatan hainliği olarak gören aşırı milliyetçiliği benimsemem. Özür beklemek farklı bir durum. Özür beklerim. Ancak benden özür dilenmeden ben özür dilemem mantığı, dönüp dolaşıp aynı yere dönmekten ileri götürmez kimseyi. Kaldı ki öncelikli özür dilemesi gereken biziz gibi görünüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder